Herkese merhaba,
Cok uzun gelen bir aradan sonra nihayet bir yaris yazisiyla karsinizdayim. Gercekten inanilmaz yogun bir dönem gecirdim. Sonunda yavas yavas rahatliyorum.Ulusal sampiyonalar sporcularin en önemli hedef yarislarindandir. Benim icin de bu aynen gecerli. Sezon plani yaparken her türlü antrenman, kamp, hatta yarislar bile bu hedef yarisa odakli secilir. Benim sezon planim da böyleydi fakat bir cogunuzun bildigi gibi kis döneminden beri bir türlü sans benim yanimda olmadi. Ama sonucta sürekli ileriye bakmak gerekiyordu. Ben de öyle yaptim. Yapabilecegim en iyi sekilde hazirlanmaya calistim.
Tabi ki ben bunu yaparken yalniz degildim. Dostlarim hem maddi, hem manevi olarak beni müthis desteklediler. Özgür Nevres, bisiklet antrenmanlarimda gerekeni yapabilmem icin olaganüstü calisti. Mükemmel antrenmanlar yaptik. Sezon boyunca bu sekilde calisabilmis olmayi diledim ardinda her pedal cevirisimde. Bodrum Spor Merkezi, kuvvet antrenmanlarim sirasinda cok yardimci oldular. Bütün Bodrumlu tanidiklarim bana her kelimeleriyle güc, cesaret ve onur verdi. Bacaklarimi kullanamaz hale geldigimde imdadima yetisenlerden tutun da, Hollanda’dan gelip benimle bir haftasini askeri kamp gibi yasamak zorunda kalan arkadasim Victor Zandbergen’e kadar herkesin emegi var bu kürsüde. Annemin büyük sabrinin, dostlarimin anlayisinin etkisi, dünyanin bir cok yerinden, tanimadigim bir cok kisinin beni onore etmesi, benimle olduklarini hissettirmeleri var. Kirgin biten yarislarin hirsi, kürsü özlemi var.
Iste bütün bunlarin olmasi icin, Victor Cumartesi günü Bodrum’a geldi ve pazar sabahi Bodrum’dan Istanbul’a hareket ettik. Özgür Nevres Istanbul’da da beni yalniz birakmayarak her antrenmanimda bana eslik etti. Carsamba günü ilk parkur antrenmanimi yapacaktim. TÜRKIYE SAMPIYONASI gibi cok önemli bir yaris oldugu icin, parkurun pazar veya pazartesiden itibaren hazir oldugunu saniyorduk. Fakat carsamba günü bir sürprizle karsilastik. Parkur alaninda, bu isi ciddiye alarak antrenman yapmaya gelmis bir sürü sporcu vardi, fakat bir parkur yoktu. Bu beni inanilmaz germisti. Yine de yapmam gereken sadece Pazar gününe odaklanmakti. Cumartesi günü ögleden sonra parkur hazirlanmisti. Parkur antrenmanlarindan sonra Özgür Nevres ile „feedzone“ antrenmani yapacaktik. Özgür’ün ilk feedzone deneyimi olacakti. Parkur antrenmanimin son turunda yüzlerce kere yol istedigim ve bu seslenmeyi hic umursamayan, teknik inise yürüyerek israrla girmek isteyen acemi bir sporcu tarafindan, tam kayaliklarda düsürüldüm. Pedal bile ceviremeyecek halde arkadaslarimin bekledigi alana ulastim. Canim cok yaniyordu ama düsünmemem gerekiyordu. Ona odaklanmak gücümün o noktadan cikip gitmesi demekti. Bir anda o durumu zihnimde yok sayip o an ne yapmam gerekiyorsa devam ettim.
Beslenme, dinlenme ve antrenman progmamima uyarak ama müthis gergin bir sekilde pazar günü geldi catti. Sabah uyanir uyanmaz, bir gün önce bütün islemlerini bitirmis olmama ragmen, bisikletimin son kontrollerini yapip, yarisa tam olarak hazir hale getirdim. Sakin, gergin ama konsantre bir sekilde kahvaltimi yaptim. Yaris öncesi, sirasinda ve sonrasinda kullanacagim yiyecek ve icekleri hazirladim. Benim yaptigima inanmayacaksiniz ama yaris sonrasi icin zeytinyagli spagetti ve salata yaptim, hem de domates sosunu bile unutmadim. Her sey kusursuz bir sekilde isliyordu. Arkadasim Victor’un orada olmasi bana büyük bir kolaylik, rahatlik sagliyor ve güc veriyordu. Özgür’ün de olay yerine ulasmasi ile yola cikmaya hazirdik.
Arnavutköy’e yaklasirken yagmur yagmaya basladi. Benim yarisima daha en az 2,5 saat vardi. Bu süre icinde her sey degisebilirdi. Hem bu yüzden, hem de dag bisikleti icin yagmur, camur, günes veya kavurucu günes farketmedigi, her kosulda yarismak zorunda oldugumuz icin hava sartlarini hic ama hic umursamadim. Lastiklerim bu hava kosullari icin mükemmel bir secimdi, en önemlisi buydu. Yaris alanina vardigimizda yagmurun daha da hizlanmasi bu nedenle moralimi hic bozmamisti. Benim icin bu kosullarda olumlu olan sey yagmurlu ama soguk olmayan bir havada yarisacak olmakti. Hazirlanma zamanim gelene kadar arabada bekledim. Bu arada sevgili arkadaslarim benim icin isinmami yapabilecegim alan taramasina ciktilar.
Yayi gerilmis ok gibi hissediyorken, sonunda hazirlanma zamanim geldi. Zemin felaket camurdu ve ben piril piril temizledigim bisikletimin yaris baslangicindan önce camur olmasina dayanamayacagim icin, isinma yerime kadar elimde tasidim onu. Dalga gecen bakislarla „nasil olsa camur olacak“ diyenlere cevap verme ihtiyaci bile duymadim. Insanlara profesyonelligi iki dakikada anlatmak zor. Yoksa „rollerda isinirken neden camurlu ve pis bir görüntü vereyim ki“ diyebilirdim ama bilip bilmeden kendince yorum yapan ve üstüne dalga gecen zihniyetlerle ugrasamazdim o an. Daha önceden kesfi yapilmis olan isinma alanima gectim. Arkadaslarim etrafimdaydi. Müthis bir duygu. Cok sevgi dolu… Sevilmek ve sevmek cok güzel sey… Hazirliklarimi yaptiktan sonra isinmaya gectim.
Isinma sirasinda bacaklarimda, her nedense bir eksiklik hissettim. Gücümü pedallara yansitamiyordum. Fakat bunu kafama takmadan isinmaya devam etmem gerekiyordu. Baslangic cizgisine gectik. Elit erkeklerin hemen arkasinda siralandik. Onlardan iki dakika sonra baslayacaktik yarisa… Erkek sporcularin en arka siralari tamamen acemi sporcularla doluydu. Türkiye Sampiyonasi… Bir cok sporcunun bütün yilini verdigi bir yarisi ilk yaris olarak secerek, aylarca emek vermis olan sporculari engellemek, düsürmek icindi bu sanki. Nitekim yaris icinde cok hakli oldugumu gördüm (Cumartesi günü de bir acemi tarafindan göz göre göre düsürülmemi ve sol dizimin fazlaca derin bir sekilde parcalanmis olmasini saymiyorum bile).
Bir sonraki bölümde birlikte yarisacak, birlikte mücadele verecek ve bitis cizgisini gececegiz.
Simdilik sevgilerimle.
Not: ROLLER, bisikleti üzerine koyup sabit alanda antrenman yapmaya yarayan 3 silindirli alet. Hareketli makara da denir.