Sevdigin gibi yarismak… Tüm kalbinle, tutkuyla… Iste bu, bir sporcunun motivasyonunun en büyük kaynagi. Disaridaki herkes sonuca bakarken, bir sporcu önce kendi yarisindan tatmin olup olmadigiyla ilgilenir. Siralama kötüdür, ama eger sporcu “müthis zevk” aldiysa yarisindan, yapabilecegi her seyi yapmis ve kendini begenmisse o sonuc kötü müdür? Benim cevabim, hayir. Kazanmak ile kaybetmek arasindaki o kocaman cizgiyi sonuc cizelgesindeki siralamaya bakarak belirleyenlere, gercekten bir sporcu gibi yasamalarini ve degerlendirmeyi ondan sonra yapmalarini öneririm. Cünkü bir sporcu, eger mücadelesinden vazgecerse kaybeder. Ben bu güne kadar hicbir yarisimi kaybetmedim, hicbir yarisimda yenilmedim. Cünkü ne olursa olsun asla vazgecmedim savasmaktan. Elbette istedigim performansi sergileyemedigim yarislarim da oldu. Fakat bu yarislardan her zaman ders cikardim. Iste bu yüzden ben kazandigimi hissediyorum. Hele ki yaris sirasinda kendimi begenmissem, degmeyin keyfime…
Anlayacaginiz üzere gectigimiz hafta sonu, Albstadt’ta Dünya Kupasinin 4. ayagini kostuk ve ben “müthis mutlu” olarak bitirdim yarisi. : )
Cumartesi günü parkurda yaptigim antrenmanlarda her sey iyi gitmisti. Sadece ilk turda Devil’s Corner’da (seytan kösesi) ilk gecisimde bir kaza yaptim. Sonraki tur sorunsuzdu. Söyle bir bakayim diyerek, alternatif olan kolay kacis (chicken run) yolunu denedim, fakat kolay olan benim icin daha zordu. Bu arada ikinci tepe kismi Rebull.tv’nin cekim yapamamasi nedeniyle cikarilan parkur oldukca kisalmisti. Nove Mesto’yla kiyaslanamayacak kadar az teknik iceren, tirmanislari daha az fakat dik, cok hizli bir parkur haline gelmisti.
*Chicken Run, tehlikeli teknik inise veya zor/dik bir tirmanisa alternatif olusturulan, daha uzun ve zaman kaybettiren, fakat tehlike/zorluk seviyesi düsük gecislerdir.
Cumartesiyi pazara baglayan gece hic uyuyamadim. Aslinda bu iyiye isaret benim icin. Cünkü ne zaman ki yaristan önceki gece uyuyamazsam, yarista iyi gidiyorum. : ) Pazar günü de sabahtan itibaren her sey yolunda gitti. Fakat ben cok gergindim. Bu halimi seviyorum, sanirim. Yaris basladiginda, ilk cikis aninda pedal sorunu yasadim- ki hic hos degildi benim icin. Neyse ki hemen grubu yakaladim. Ilk turda, yaris baslar baslamaz girdigimiz dönüslerde ve tirmanislarda SIKISIKLIK yasanacagini bildigimden kopmadan ama sakin bir sekilde grubu takip ettim. Nitekim, daha ikinci dönüste önümde bir kaza oldu. Ben kazaya karismadan disaridan siyrildim, cok sükür kimseye ciddi bir sey olmadi. Ilk turda, son yokusa kadar önümdeki sporcuyu takip edebildim. Inislerim ve tirmanislarim antrenmandakinden cok daha hizli, daha akiciydi. Antrenmanda ne yaparsaniz yapin ya da yapamazsaniz yapmayin yaris icerisinde her zaman daha farkli, genelde cok daha iyi oluyor. En azindan benim icin durum böyle.
Ikinci tura girdigimde daha tempoluydum. Giderek de hizlaniyordum. Kendimi iyi hissetmeye baslamistim. Ilk tura göre daha hizli inip, tirmanmaya baslamistim. Parkur yaklasik 3,5km oldugundan, tur zamanlari cok kisaydi ve ben bir an önce bir tur daha atmak istiyordum. Yaris lideri arkamda belirdi. Parkur o kadar kisaydi ki neredeyse 5 dakikada bir tur atiliyormus hissi veriyordu. Elimden geldigince hizli bir sekilde bitis noktasina dogru ataga kalktim ama daha 35. dakikada zaman barajina takildim. Bu durum beni üzdü cünkü kendimi gercekten cok iyi hissettigim bir yaristi, fakat 77 sporcudan 52’sinin tur yiyerek yaris disi kaldigi ve sadece 25’inin tamaladigi bir parkurda bu normaldi.
Hic hatasiz, kendimi cok begendigim bir yarisi daha arkada birakarak, bu hafta sonu milli takim adina yarisacagim Avrupa Sampiyonasi icin konsantre olmaya baslama zamani simdi… Sizler, beni takip edip bana destek verenler, degerli dostlarim, arkadaslarim, tanidiklarim, tanimadiklarim… Hepinize cok tesekkür ederim. Sizler sayesinde inanin kendimi cok daha kararli ve güclü hissediyorum. Iyi ki varsiniz.
Sevgilerimle.
Detaylı anlatımların için çok teşekkürler.
Çoğu zaman o heyecanı hissetiriyorsun bizlere.
Gittikçe artan performansın ve tecrübelerinle çok daha ilerleyeceğine inancımız sonsuz.
Bir küçük rica; Lütfen Türkçe harflerle yaz. 😉
Nezih Bey, cok tesekkürler. Elimden geldigince aciklamali yazmaya ve Türk okuyuculari kücük detaylar konusunda bilgilendirmeye calisiyorum. Fakat maalesef bilgisayarimin klavyesi Almanca oldugu ve Türkce karakterlerim olmadigindan, hic memnun kalmasam da bu sekilde yazmak zorundayim. Daha önceki yazilarimda bunun aciklamasini yapmis ve en basindan özürümü dilemistim. Lütfen gecmis yazilara bir göz atiniz. Yine de cok tesekkürler.